Daha çok küçücüksün
Yeni bir hayat var önünde..........

16 Eylül 2010

UĞURBÖCÜĞÜMLE DAVULCUSU...

  Ramazan ve davulcular birbirinden ayrılmayan ikili olarak anılırlar.Her sene geleneksel olarak çalınan davullar bu senede evimize misafir oldular.Gerçi günümüzde davul yerine artık saatlerimizin alarmlarını kullansakta bizi yanlız bırakmayan davulcular bu sene oğlumun rüyasına kadar teşrif ettiler.NASILMI??

   Saat gecenin 3 ü.Davul sesi kulaklarımda çınlasada kirpiklerimi birbirinden ayırıp göz kapaklarımı açmak o kadar zorkiiii....Büyük bir çaba sarfedip birden yatakta doğruluyorum.(Ha bu arada bu sene sıcaklar yüzünde bütün yazı tersata geçirmek zorunda kadık.Durum böyle oluncada davulcularla daha yakın ses temasındaydık.)Tam kalkıcakken davulcunun manileri eşliğinde gümbürtüsünü duyan oğlum aniden yine her zamanki kaba ama incecik sesiyle annaaa diye birden kalkıp oturdu derkennnn ana!!!!
   O da ne? Benim küçük tırtıl gözleri yarı açık yarı kapalı hoooppp kalkıyor ayağa kendi etrafında hem dönüp hem eller havada oynuyor.Davulcu çalıyor bizim uğurböcüğü oynuyor ,davulcu çalıyor bizimki oynuyor.Aman allah'ım o ne oynamak!!!Hızını alamadı derken bizimki bir anda oturuyor sofraya bir iki bişeyler yedikten sonra hoopp yatağa.Bu olaylar sanırsam 5 dakika içinde olup bitiyor.Vallahi nolduğunu bende anlamış değilim.Galiba bizim yumurcak rüyasında kendini bir disco yada düğünde zannetti oynadı yedi içti yattı....
   Bense hala o günden beri şaşkınım.O gecede karnım ağrıyana kadar güldüm.
   Karar verdim seneye benim tırtılı davulcunun yanına çırak vericem.Hem hayatın zorluklarını öğrensin hemde biraz para kazansın dimi ama...

Hiç yorum yok: