Daha çok küçücüksün
Yeni bir hayat var önünde..........

12 Şubat 2014

HİÇ HESAPTA YOKKEN


Benimde arkadaşlarım olsun,bende bir sürü oyuncakla oynamak istiyorum,benimde bir okulum olsuuunnn derken, hiç aklımızda olmadığı halde 2. dönem uzun araştırmalarım sonucunda çok beğendiğimiz bir anaokuluna küçükbeyin kaydını yaptırmak zorunda kaldık..
Amanın o nasıl bir sevinçtir,o nasıl bir zevktir anlamadım gitti.
Daha ilk kapıdan girişte koşturarak sınıfına gitti,her zaman ayakkabısını montunu çıkartan ben aynı görevi yerine getirmek için yanına gittiğimde sert bir tepkiyle karşılaştım,o andada kendimi dış kapının dış mandalı gibi hisettim.
-Anne ben kendim çıkartabiliyorum sen git artık.
Dondum kaldım.Ah be çocuğum dedim kendi kendime bütün eziyetin banamı?
O yumuşak yanaklarından öptum,kokladım ben gidiyorum diye el salladım ama beni duymadı bile yahu.
Ne okulmuş ne arkadaşmış be kardeşim annesini bile unuttu küçükbey:)))
Bizim gibi yeni başlayan 2 çocuk daha vardı ama ısrarla girmek istemiyorlardı hatta anneleri kapının önünde bekliyorlardı.
Bense ikinci bir emre kadar okula girmemekle görevlendirilmiştim yiğit bey tarafından.
Öğlen servisle geldi ve pek bir mutluydu tekbir sorun haricinde...                 
-Anne servis amcaya söylermisin önce beni bıraksın çünkü serviste uyuyup kalıyorum.Ya beni bırakmayı unuturlarsa.
Güldüm güldüm güldüm...
Ertesi günü öğretmeniyle konuşmaya gittiğimde yiğit'in çok uyumlu,canayakın,çabuk arkadaşlık kurabilen sorunsuz bir çocuk (anasına çekmiş napalım)  olduğundan bahsetti ve buna memnun olduğunu anlattı.
Çok mutlu oldum,eve ağlayarak döndüm.
Ama bu gözyaşları hüzün değil sevinç ve duygusallaşan bir annenin gözyaşlarıydı.
Beş sene ne çabuk geçmiştide benim oğlum okula başlamıştı.Üstelik aniden gelişen bir durumdu ve pekte hazırlıklı olduğumuz söylenemezdi.Ama küçükbey alışmıştı işte,sevmişti okulunu.
Üç gün az bir zaman olmasına rağmen çok şey değişti.Yiğit artık daha aktif,daha mutlu,yerinde duramayan,yüzü daha çok gülen,daha çok konuşan,kalem tutmayı boya yapmayı sevmezken şimdi başından kalkmayan bir çocuk oldu çıktı.Üstelik yaptığı resimler bile eskiye oranlı daha düzgün,daha anlamlı.
Doğal olarak evde benimle 1 veya 2 saat oynayabiliyordu ve geri kalan zamanında bütün gün evde olduğu için sıkılıyordu,enerjisini atamayıncada bana sarıyordu.
Şu ansa tek derdi okulda bir gösteri olması ve onun şövalye olarak gösteride yeralması.
Öğretmeniyle konuştum işi şansa bırakmamak için.Böyle bir gösteri düzenlendiği zaman küçükbeyi mutlaka oynatacaklar.
Benimse tek derdim küçükbeyin okula böyle devam etmesi ve ilerleyen zamanlarda okuldan sıkılmaması.
Haaaa bu arada bu kadar mutlu bir çocuğun annesi olarak bende çok mutluyum ama sabahları evin iki erkeğinin evden ayrılmasıyla yanlızlığımla başbaşa kalan ben sadece bu yanlızlığa alışamadım desem yeridir.Bazen ev kocaman olup üzerime geliyor sanki.Evin neşesi olmayınca insanında neşesi olmuyor.
Alışmak lazım...
Alışmalıyım....
Alışıcam....



2014
2009
 
 
 
 
 
 
 
 










Küçükbey,5 yaşında

7 Şubat 2014

ACABA?

Telefonun sesiyle irkildim.
Açtım.
Ses tonu yıllar öncekinden farksız değildi ki (kısık sesli,sakin,umursamaz) kaç yıl geçti ben bile bilmiyorum.Tek fark o zaman bir çocukla konuşmuştum şimdi ise bir delikanlıyla.
Ya da ben öyle sanmıştım.
Oysa ki....
-Nasılsın abla, dedi.
-Nasıl olayım bildiğin gibi,diye tebessüm edercesine yanıt verdim.
Sohbet uzadı gitti.
Sonra biranda;
-Çalışıyormusun abla,diye sordu.
-Yok canım benim bu sarı civcive bakmakla yükümlüyüm, çalışmıyorum diye neşeli bir ses tonuyla devam ediyordum ki bir anda söylediği kelimelerle canımı yaktı,üzüldüm.
-Ne güzel abla,eminim çok mutlu bir çocuktur büyüdüğündede mutlu bir adam olucaktır.Çünkü büyürken annesi yanında,diye yanıtlarken sanki kocaman bir adamla değilde, geçmişte içinde kalan çocukluğunun gölgesiyle hayata devam eden bir adam olacak çocukla konuştuğumu anladım.
Üzüldüm,iç geçirdim.
Ve kendi kendime sordum.
Acaba?
Uzmanlar diyorlarya çalışan annenin çocukları daha mutlu yetişiyor diye.
Biran durup düşündüm.
Acaba?
Ve telefon kapandı...
Belkide yıllar sonra tekrar çalınacağı ümidiyle...



                                                                                                Küçükbey,5 yaşında