Yok böyle bir şey.Yok böyle bir sağlık hizmeti….
Var vallahi var…
İlerliyoruz ya,çok aydın ve demokratik ülkeyiz ya,avrupa,amerika,asya
derken tüm dünyaya ayak uydurmaya çalışıyoruz ya,onlar gibi olmaya uğraşıyoruz
ya ahanda süper benzemiş, gelişmiş ülkeler seviyesini geçmiş, onlardan onbinlerce
basamak yukarıya çıkmışız da en son benim haberim olmuş.
İyikide yatmışız hastanede diyesim geliyor nerdeyse.Yoksa
nasıl haberim olurdu sağlık sektörünün sınırsız bir hizmete sahip olduğundan.
Bir taraftan doğrulsak diğer taraftan eğriliyoruz. Neden
tamamiyle dik duramıyoruz?Mutlaka bir eksik olmalımı?Hani hizmette sınır
yoktu.Var işte.Vallahide kendim şahit oldum.Kulaktan dolma değil yani.
Ağlasam olmaz o yüzden yüksek sesle güldüm sadece.
Gelelim sağlık sektörümüze.Mükemmellll….
Geçen gün sağolsun bir doktorumuzun verdiği ilaçlar
sayesinde oğlum nerdeyse elimden uçup gidecekti.Yaşadığım ızdırabı anlatmıycam
zaten anlarsınız.Hemen acile götürdük.Takılan serumlardan sonra yatış
yapılmasına karar verildi.
E yattık tabi.
(Gerçi önce başka bir hastayla aynı yatağı palaşmamız gerektiği söylendi.Ben itiraz edincede o zaman yatmayın bayan diye sert bir çıkış yapıldı.
Sonra ısrarlarımla sadece bize ait bir yatakta yatmamıza karar verdiler.Saygılarımı sunuyorum onlara.Bu da ayrı bir konu ya neyse.)
Geceyi zaten uykusuz bitap bir şekilde geçirdim.Sabah
kahvaltııı, diye bir sesle gözlerimi araladım.Gözlerimi araladım derken uyudum
sanmayın sabahladım.Güneş doğarken hafif içim geçmiş.Kahveltı gelmesine geldi
ama ne bir tepsi ne bir kaşık ne de bir çatal var.Poşette birkaç zeytin peynir
ve ekmek.
-Eeeeee biz bunları neyle yiyelim?
Dedim.
Görevli:
-Onudamı ben bilicem bulun bir yerden çatal kaşık dedi.
-Çayım dedim.
Dalga geçer gibi
-Ben bilmem birşeylerle karıştır dedi.
Hamburger ekmeğinin arasına peyniri koyup yedim çayıysa
salladım gitti.
Öğlen yemeğinde zaten ishal yüzünden aç kalan oğlum ilk defa
yemek yemek istediğini söyledi.
Oooooo…..
Çorba var, cacık var, tavuk var, makarna var, var da var….
Bandıra bandıra ye beni diyorlar.Çünkü ne kaşık ne çatal
bulmak mümkün değil.
Ne oğlum, ne ben, ne de diğer hastalar bir türlü makarnaya
cacığa doyamadıkSebebiyse çok açık. Neyle yememiz gerektiğine karar veremedik.Bazıları
yanlarında getirdikleri örgü şişlerini düşündü, bazıları dışardan ağaç dalı
koparıp getirmeyi önerdi.Ne yaptıysak bir türlü başarı sağlanamadı.Kimi
kucağına döktü, kimi çarşaflara .Sonuç hüsran.
Aç kaldıkl aççççç.
Ama kimin umrunda ki.
Gelen yemekler yenmeden götürüldü ve en kötüsü hepsi
döküldü.Hani hiçbir şeyi israf etmiycektik,hani çok düzgün çalışan bir sağlık
sistemimiz vardı.
Bumudur yani?
Yemekleri köpeğin önüne atar gibi verip hadi bakalım yalayın
demek mi?
Anlamadım kiiii.
Ordaki insanlar adı üstünde hasta.Sağlıklı beslenip,gıdalarını
almak zorunda değillermi acaba?Benmi yanlış biliyorum onu da anlamadım gitti.
Görevlilere kaşık çatal diye sorduğumda bana şu cevabı
verdiler.
Hanımefendi kaşık çatallarımız çalınıyor diye vermiyoruz.
Vayyyyy ne kadar geçerli bir sebep.
Acaba bu sektördekilerin plastik kaşık çatallardandamı
haberleri yok.
Sormak lazım.
Eeeee banada ne demek düşer.
Yaşasın sağlık sektörü,yaşasın israf edilen yemekler,yaşasın
aç kalan hastalar.
Haaa birde merak ediyorum sağlık personelidemi acaba çatal
kaşıklarını evlerinden getiriyorlar.
Çok ilginç ya.
İnanması güç ama doğru.
Bu şekilde ilerlersek yakında gelişmiş ülkelerden dahada
gelişmiş olacağımıza artık eminim…
Süper yaaaa….
Küçükbey,4.5 yaşında