Daha çok küçücüksün
Yeni bir hayat var önünde..........

19 Mart 2012

BİRŞEY İSTİYORMUŞ

Oh oh evin içinde bir oraya bir buraya hopluyoruz,baba karakaçan olurken anne bu sefer balkızlığa terfi ediyor.
Tepegözün gazabından kurtulmaksa mümkün değil.
Ortam süper
Buarada diğer oyuncaklara saldırı düzenleniyor,gitar alınıp nağmeler evin tavanına vurupta kulaklarımıza işkenceye yapana kadar tıngırdatılmaya devam ediyor.
Anne mutlu,baba mutlu,çocuk mutlu.
Herşey yolunda.
Yoksa değilmi?
Elinin altında bir sürü oyuncak,dolapta bir sürü kıyafet,mutfakta bir sürü yenilebilecek bilumum malzeme,rahatça izleyebileceğin kocaman bir tv,bilgisayarda çeşit çeşit çizgi filimler varken oldumu şimdi bu küçükbey.
-Anneeee ben bişey istiyorum.
-Tamamda oğlum ne istiyorsun.
Anne kafasızmı duruyor sizce?
Küçükbey bu sefer babaya yöneliyor.
-Babaaa ben bişey istiyorum.
-Oğlum ne istiyorsun.
-Bilmem bişey istiyorum.
Demekki anne doğru duymuş söyleneni anlamayacak kadarda kafasız değilmiş.(tabi bu rahatlatıcı bir haber anne için)
Dialog hala devam ediyor.Artık anne ve baba bu sefer gökyüzüne doğru mutluluktan değil sinirden uçma konumuna geçiyorlar.
-Oğlum yenecek birşeymi,oyuncakmı,ne istiyorsun söyle bizde bilelim?
-Ben nerden bileyim baba bişey istiyorum işte.
Yani kötü kadın müzeyyen olarak birara dayakmı istiyor diye bile düşünmedim dersem yalan olur.Ama onuda bugüne kadar hiç tadmadıki,nereden bilecek tadını?...
:))
Kaç gecedir ,kaç gündür hala ne olduğunu anlayamadığımız o şeyi arada aklına geldikçe istiyor yiğit.
Ama artık biz yemiyoruz.Çünkü birşeyin ne olduğunu düşünürken bizde birşey olup gidicez.
Herşeyin üstesinden gelen ben,arkadaşlarına çözüm önerilerinde bulunan ben,birçok sorunu çözebilen ben,oğlumun ne istediğini bir türlü çözememekle kendimi ödüllendiriyor ve yılın kafası basmayan anne ödülüne layık görüyorum.
Haaa bu arada babamızdan  küçükbeye bir uyarı:
-Sevgili oğlum bir daha birşey istersen ve bende yakalarsam  muck muck....
Herkese birşeysiz günler.



Küçükbey,35aylık

17 Mart 2012

BİZİM EVİN ERKEKLERİ VE BEN

Bizim evin erkekleri...
Birisi büyümüşte küçülmüş küçük bey.
Diğeri zaten büyümüş ama küçülememiş büyük bey.
Bazen sabrımı taşırıp beni patlama derecesine getirselerde,
Arada saçlarımı perma yaptırmış gibi havaya dikselerde,
Bazen kaçıp kafamı dinlemek için uzaklara firar etmeyi düşünmeme neden olsalarda,
Çok sinirlendiğimde onları ısırmam için dişlerimi bilettirselerde,
Tencere,tava ne bulduysam fırlatmam için beni gaza getirselerde,
Kendime vakit ayırmama fırsat vermeselerde,
Hasta olduklarında anne şefkati göstermem için ellerinden geleni artlarına koymasalarada,
Arada birde olsa tartıştıklarında ortalığı durultmak için beni maşa olarak kullansalarda,
İşin içinden çıkamadıkları durumlarda beni piyon taşı gibi ordan oraya taşısalarda,
Beni sinirlendirip bütün evi temizlemem sebep olsalarda,


İkisininde gülen gözlerini gördüğümde benim gözlerimdeki parıltı nedense bir başka oluyor.
Kalbim bir başka çarpıyor.
Hayata daha bir güzel bakıyorum.
Kararmış gökyüzü aydınlanıyor,çakan şimşekler güneşe dönüyor.Çılgınca esen soğuk rüzgar kendini ılık güzel bir esintiye bırakıyor.Solmuş yapraklar yeşerip ilkbaharın rengine dönüveriyor.
İkisinide ölünceye kadar yanımda hissetmek istiyorum.
Bizimevin erkekleri ve ben.
Biz güzel bir aileyiz.
Ve inşallah hep güzel kalacağız.
:))))

Küçükbey,35aylık

15 Mart 2012

ZOMBİ

Şalterlerim, yavaş yavaş, teker teker,birer birer,sıra takip etmeden atmaya başladılar artıkkk....
Sigortalarımıda yenilettim ama uykusuzluk ve uykusuzluğun yaratmış olduğu halsizlikle yenilenmiş sigortalar pekde bir işe yaramıyor.
Bu sendromlar beni mahvediyor.Kendi 40 yaş sendromumu yaşamadan yiğitîn 4 yaş sendromu ön plana geçti bile çoktan.Aradaki tek fark bir tane sıfır dicem ama onunki pekbi farklı.Ben 40 yaş sendromuyla sürekli uyumak isterken o 4 yaş sendromuyla uyumamak için binbir takla atıyor.
Gece oldumu bizim evi zombi basıyor.Kurtulabilene aşkolsun....
Bücürük 12 den sonra diriliyor sanki.İşin yoksa ona takıl, gecelere ak.Uyuması için çeşitli teoriler üretsemde hiçbiri işe yaramadı.Üstüne üstlük onun teorileri dahada çok işe yaradı artık bende uyumuyorum.
Yaşasınnnn....
Karar verdim bu geceden itibaren yiğit'i bir barda barmen olarak kursa vericem.Nasıl olsa uyumak bilmiyor bari işe yarasın.Yok öyle para kazanmadan beleşe yemek,yatak.:))))
Sabaha karşı zaten yorgun gelir sızar kalır.Bir-iki tekte atarsa oooo değmeyin benim keyfime.Horluyo horluya uyurum vallahi bende sayesinde.
Teoriler bir tarafada oğlumu geceleri 2 den 3 den önce uyutabileceğim bir formülünüz varsa benimle paylaşırmısınız lütfennnnn,yoksa kendimi en yakın camdan aşağı atıcam.
Gözlerimin altı morardı,makyaja gerek yok.
Kilo verdim,rejime gerek yok.
Saçlarım dökülmeye başladı,kuaföre gitmeye gerek yok.
Ooooo şöyle bir baktımda aslında fındık kurdunun bana hiçte azımsanmayacak kadar yararı olmuş.!
Ama ben yinedeeee oğlumun zombilikten çıkıp bücürük hale gelmesi için önerilerinizi bekliyorum.Eğer önerinizin işe yarayacağını düşünüyorsanız beni 1 kere işe yaramayacağını düşünüyor ama ben yinede önereyim diyorsanız beni 2 kere dürtün lütfen.
Bücürük gecelerin değilde gündüzlerin prensi olsun artık.
Kurtarın bizi bu hayattan.

   Küçükbey,35 aylık

7 Mart 2012

SU DABBANNNCASI

Oh be akşamdan oldu.Yemek vakti.Üç kişilik aile olarak toplandık sıcacık mutfağımızda.
Şööööyleee yavaş yavaş sindire sindire yemek lazım.Yiğit zaten akşam yemeğini başka mekanlarda yediği için(babanne cafede) her zamanki gibi tok.Onun aklı fikri biran önce tv karşısında tepegözü izlemek.Yavaşça aradan sıyrılıp merdivenleri tırmanıp üst kata çıkıp tepegözüde gördümü iş bitmiş demektir.Bu akşamda aynısı oldu tabi...
Sevgili eşim ve sevgili ben beraber pek vakit geçiremeye fırsat bulamadığımız için başbaşa kalıp yemek yemeğe çalışmak bizim için büyük lütuftu desem hiçte yalan olmaz.Yemek kokuları,etrafta duran bardak çanak kombinleri,kirlenmiş mutfak malzemeleri,kombinin çıkardığı vuvvvv sesleri arasında öyle romantik bir yemektiki sormayın gitsin yani...Kendimi bir gece deniz kenarında yakamoz altında lüks bir restaurantta yemek yerkene hayal etmeye çalışsamda yiğit'in yukardan gelen koşuşturma sesleri adaptasyonumu tersyüz etti.
Romantik gibi görünen ama hiçte romantik olmayan yemek faslından sonra göbeklerimizi kaşıya kaşıya,(ki ben zayıflamaya çalışırken nedense her akşam yemeğinden sonra bir ton daha şişiyorum) masadan kalktık.Ben masayı toparlarken sevgili eşim, oğlunun yanına doğru yöneldi.
Aradan bir iki dakika geçmiştiki sevgili eşimin sevgili çığlıklarını ve kahkahasını duydum....
Amanın oda ne?
Marketten alınan su tabancasıyla oynamak için yazı,denizi,kumsalı bekleyemeyen bücürük üstündekileri teker teker çıkarmış sıradakiler listesinde yeralan iç çamaşırlarını çıkarma pozisyonuna geçtiği anda baba paparazi tarafından görüntülenmişti.İkiside neye uğradığını şaşırmış baba paparazi kahkaha atarken suçlu bücürük şaşkın gözlerle etrafına bakıp bir taraftanda babasından havlu istemekle meşguldü.
Ünlü çapkın yiğit özdemir'in toparlandıktan beş dakika sonra yaptığı açıklama ise çok kısa ve özdü.....
Eeeeee bu tabancaya su doldurup nerde oynucaz?Denizede gidemicez çünkü akşam oldu.O zaman banyo yapalım baba.Orda oynarız.Bak bende soyundum.Hadi baba hadi baba.....
Biz mutfakta romantik yemeğimizi yerken oğlumda romantik akşama hazırlanıyormuşta farkında değilmişiz.
Dün gece banyo faslından kurtulduk ama sanırım bu gece köşeye sıkışmış durumdayız.
Banyonun tamamını suyla doldurup dışardan delikleri sıvayla kapatmayı bücürüğüde tabancasıyla içine salmayı düşünüyorum.Bol bol oynasın.
Nasıl fikir ama ....?



Küçükbey,35 aylık