Daha çok küçücüksün
Yeni bir hayat var önünde..........

28 Ocak 2011

........... AYNI SAHNE..............

          Giyindik kuşandık atladık arabamıza hergün rutin olarak yaptığımız gibi koyulduk yola.
                                    Yine ayrılık yine masum bakışlar.
                     Pencerenin arkasından bana bakarken dudaklarını bükmen varya gözlerinden yanaklarına süzülen gözyaşların varya, sanki büyyyüük insanmışsın ve herşeye rağmen benim suçluluk duymamı istemezmişsin gibi ağlarken tebessüm etmeye çalışarak el sallayışın varya işte o an bütün gemileri yakıp yıkmak her yeri
                                       kasıp kavurmak ,avazım çıktığı kadar
                                           bağıra bağıra ağlamak istiyorum.
Ama sadece istiyorum çünkü o sırada boğazıma birşeyler düğümleniyor ve ağlamayı bile beceremiyorum
                              Emre aydın'ın dediği gibi....
                                  Çok zor bazen
                                 Avaz avaz susmak
                               Saklanmak kendine
                              Kendinden vazgeçmişken          
        İşte çalışan annenin yaşadığı en zor en acı verici dakikaları.
                            Offfff akşam ne zaman olacakkkkk

18 Ocak 2011

PAMUK PRENSES, YEDİ CÜCELER VE DAHA NELER NELERRRR.....

  Ah bu pamukprenses ve cüceleri....Oğlumu esir aldınız vallahi.Sizi gördü göreli yanınızdan ayrılmak istemiyor,
  Denizli belediyesinin park ve bahçe müdürlüğüyle yaptığı ortak çalışma sonucu eskişhisar'da
çocuklar için tasarlanan park, 850 metre uzunluğunda yürüyüş ve koşu yolu, 1 wc, 1 fitness grubu, süs havuzları, şelale, sentetik kızak pisti, cafeterya, büfeler ile masal kahramanları figürleri (şirinler, pamuk prenses ve yedi cüceler, dinazor ve köpekli kaydırak), ateşli piknik alanları, masal parkında 1 suni dere, çeşmeler, seyvanlar ve kameriye yaptı. Park, otomatik sulama sistemiyle sulanabilir hale getirildi. Bu arada, çocukların ilgisini çekecek kaymak için birbirleriyle yarışacakları sentetik kızak da Türkiye’de ilk, dünyada ise sayılı olma özelliğini taşıyor. Henüz tam olarak tamamlanamamış olsada şimdilik çocuklarımız için harika bir oyun alanı.
  Park tamamlanınca eminim oyun alanlarıyla çocukların piknik yerleriylede yetişkinlerin ayrılmak istemeyeceği bir yer olucak.Şimdilik tamamlanmamış bile olsa gelin bakın yiğit paşanın orada olmaktan aldığı keyfe....




                                             Ah bu cüceler oğlumu kızdırdılar yine

.




                                        Pamuk prenseste güzel poz vermiş yani dimi ama....



                                  Bu gargamel ve sadık kedisi sarman sanırım oğlumu çok sinirlendirmişler....
          Herkese bu parkın bitiminde sonra görmelerini tavsiye ederim.Özelliklede çocukları olanların kaçırmamaları gerektiği bir fırsat diye düşünüyorum.
 Denizli'mize buyrunn gelin.Herkese yetecek kadar yerimiz varr..........

13 Ocak 2011

İYİKİ VARSIN ÇÜNKÜ SEN HAYATIMIN ANLAMISIN...

Oğlum gün geçtikçe büyüyor daha bir sevimli hale geliyor.Bazen içime alıp sıkasım geliyor onu ama o zamanda benim keçi sinirleniyor.
Yiğit biraz zor bir çocuk kanımca....Uyuması problem, yemek yemesi problem,oynaması problem.Belkide gününü bizim yanımızda geçiremediği için bu şekilde davranıyor.Bizim onu özlediğimiz kadar oda bizi özlüyor.Belkide uyumak istememesinin sebebi gözlerini açtığında bizimle olmadığını görmekten korkuyor.Yemek yememesinin sebebi ise bize olan kızgınlığını dile getirebilmek.Oyunu ise kendi başına oynamak yerine bizimle oynamaya uğraşıyor.Oyuncaklarını görmezden gelip onunla hoplayıp zıplamamızı istiyor.
Eeee hepsi iyi hoş güzelde şu uyku problemi bazen beni bitiriyor.Özellikle son zamanlarda gecenin saat 4 ü 3 ü demiyor hoppp kalkıyor,kendi deyimiyle (anne gag anne gag )diye kulağımın dibinde arya söylemeye başlıyor.Gözümün birini zarzor açmaya çalışırken ikincisi nasıl açabilirim sorularıyla kendime gelmeye çalışıyorum.Ama nedese bir türlü başarılı olamıyorum.Saç baş dağılmış kendimi toparlamakla meşgulken bizim prens (anna tıktım tıktım diye) sevinçle ortalığı inletiyor o açılmayan diğer gözümde aniden açılıveriyor.Bir kanguru çevikliğiyle zıplıyorum odaya yiğit her zamanki gibi kalorifer borularına tırmanmış ordan koltuğun üzerine zıplıyor arkasından  yere hopluyor.Ben yine çığlık çığlığa(oğlum yapma etme hadi uyuyalım benim çok uykum var yarın oynarız)....desemde beni dinleyen duyan kim ki???Uzun çabalar sonunda yiğit'i uyutmayı başarsamda yaklaşık 2 haftadır süren bu tempoya artık dayanamaz duruma geldim.
Yemek yedirmek derseniz o ayrı bir olay.Herşeyi kendi kaşığıyla kendisi yemek istiyor.Gerçi başarılıda oluyor ama katı besinlerde.Çorba gibi sıvı yemeklerde ise yiğit'in üstünün dünya haritasından bir farkı kalmıyor..Genelde kırmızı renk hakim olsadabazen etsuyu gibi kahvemsi renklerde göze çarpabiliyor.Haaa bu arada ağız burun yanakları es geçiyorum çünkü yeryüzünde benzetilmesi zor bir görünüme sahip oluyor.Ama inanın bana dahada bir şeker görünüyor.Bazen çok sinirlensemde kendimi tutamayıp kahkahalarla gülüyorum.
Oğlum büyüyor ve ben bundan zevk alıyorum.İlerde onunla iyi birer arkadaş olacağımıza eminim.Her ne kadar beni zorlayan tarafları olsada yaptıkları,konuşmak için biraraya getirdiği kelimeleri ve azap verici gece mesaileri olsada oğlumu hiçbirşeye değişmem.
Akşam olmasını iple çekerken hafta başını hafta sonuna nasıl bağlarım diye iç geçirirken onu her sabah büzülmüş dudaklar ve gözlerden süzülen yaşlarla bırakırken yaşadığım kalp ağrısını kelimelerle anlatmak mümkün olmasa gerek.Hele güzel türkçemizi yarım harflele kullanmaya çalışarak derdini anlatmak istemesi,müzik duyduğunda çıldırmış gibi ayaklarıyla ritim tutup dans etmesi ayrı bir zevk, ayrı bir mutluluk.
Bu sıralar en sevdiğimiz oyunsa müziği son ses açıp evin içinde çılgınlar gibi oynamak.Her türden dans yaparız biz. çaça, rumba, vals, flamenko zeybek ve daha neler neler....Sanırım yiğit müziğe yatkın ve umarım ilerde tutku haline gelir.Zira sanatla uğraşan insanlar daha bir hayata güzel bakıyor,daha romantik daha mutlu iç dünyasında daha bir huzurlu yaşıyorlar.Oğlumun herhangi bir sanat dalıyla ilgilenmesini çok istiyorum.
Neyse dün akşam başıma gelen bir olay beni hem şaşırttı hemde güldürdü.Yiğit bebek resimleriyle dolu koca kitabı tutmuş sürükleyerek bana getirdi.Sürekli anna ac ac diyor.Açtım bakalım iyide sen bunu napıcaksın oğlum dedim henüz 20 aylık bir çocuk için erken denilecek bir cevapla karşıma dikildi.OKUCAM....
Hala şaşkınlık içindeyim....
Çocuk deyipte geçmemeli çoğu zaman bizleri şaşırtabiliyorlar.Bakalım büyüdükçe daha neler çıkacak o tatlı dilinden.
Hayat güzel ama oğlumla dahada bir güzel ve anlamlı.Gökyüzü daha bir rengarenk,deniz daha bir mavi,çiçekler daha bir hoş kokuyor.
tek kelime söylemek istiyorum.
Oğlum iyiki varsın çünkü sen hayatımın anlamısın....