Daha çok küçücüksün
Yeni bir hayat var önünde..........

28 Nisan 2012

BİR YAŞ DAHA BÜYÜDÜN

Yıllara inat hala beraberiz,hala sırtsırta,omuzomuza, yanyanayız.
Bir kız kardeşim yok ama sen bir kız kardeştende ötesin benim için.Gülen yüzün hiç solmasın,kötülükler bir adım uzakta dursun senden.
Hayatımda sen olmasan nasıl bilebilirdimki türkçenin türk dil kurumuna inat katledildiğini. :)
Hayatımda sen olmasan nerden bilecektimki o kumsaldaki wc'lerin çift kapısı olduğunu :)
Hayatımda sen olmasan kim gösterirdiki bana frikik yakalamak için hülya avşar'ın evinin önünde kumlarda nasıl debelelenebilindiğini :)
Sen olmasan, sen olmasan....
Sen olmasan ben bunları kime yazacaktımki.
İyiki varsın hayatımızda.
Huzurlu,mutlu bir yaş daha diliyorum senin için iyilik perimden.
Tabi yanında biz olmak şartıyla
                                                   


                                                            Doğum günü kutlu olsun

26 Nisan 2012

HAYALLERİM

Anne ben seni hayallerimde aradım ama bulamadım.Sonrada çok ağladım.Seni kaybettim.
Sende beni bulamayınca ağladınmı?
Ben seni çok ösledim.Kaybedince aradım sana seslendim hayallerimde bulamadım.

Evet sanırım bücürük rüyasında beni görmüş ve hayalle rüyayı karıştırmış olucakki o gün uyanınca sürekli bunu söyleyip durdu kulağıma sessizce.
Aşkımmmmm ben senin hep yanındayım,kalbim hep seninle,beynim hep seninle,yüreğim hep seninle.


Küçükbey,36 aylık

25 Nisan 2012

TÜRK YILDIZLARI

Güneşle uyanılan bir sabah ve aceleyle hazırlanmanın sonrasında baltalar elimizde ,uzun ip belimizde biz gideriz pamukkale'ye oy pamukkale'ye dedik.
Kalabalık bir grup olarak yemyeşil manzaralar içinde,mis gibi çiçek kokuları arasından geçerek son durağa vardığımızda ortalık kum gibi kaynıyordu.Travertenlerin tepesindeki karınca gibi görünen insanları seçmek mümkün değildi.Sanki şehir boşalmış hepsi buraya taşınmıştı.
Zar zor bulduk bir ağaç gölgesi.Çocukları, saldık çayıra. Neşelerine diyecek yoktu.Çocuk sayısı büyüklerle orantılanınca 1-0 önde olduklarını anladım.Kişi başına nerdeyse 2 çocuk düşüyordu.O yüzden dört değil 10 gözle izledik onları.Hatta birara keşke hepsinin poposuna birer alarm yerleştirsemiydik diye düşündüm bile.Yada bir iple birbirlerine bağlayıpta ucundanda benmi tutsam dedim.





Yarım saat kadar otlanma ve eğlenme girişimlerimizden sonra aniden kulak zarlarımızı nerdeyse patlatacak olan bir sesle bizde göğe yükseldik.Beklediğimiz an....
O anı anlatmak mümkün değil.Hani derler ya tüylerim diken diken oldu diye,hah işte bizde aynen öyle olduk.Hatta tüyler o kadar etkilenmiş olacakki döküldüler bile.
Arkadan gelen kırmızı yıldızlı beyaz uçaklarla yapılan gösteriden sonra karşı taraftan aniden çıkan diğer iki uçağın birbirlerine karşı yaptıkları manevrayla dudaklarım bile uçukladı.Kahretsin dedim kendi kendime kırmızı ışıkta yok bunlar ya birbirlerine çarparlarsa...O kadar ustaydıki TÜRK YILDIZLARI (http://www.turkyildizlari.tsk.tr/) yaptıkları gösteriyle herkesi büyülediler.Onlarla birlikte bizde yıldızlara uçtuk sanki.


Herşey çok güzeldi güzel olmasına ama taki bücürüğün insinler bende binicem diye tutturmasına kadar.Diğer çocuklar bir kenarda gökyüzündeki gösterileri izlerken bizimki izlemekle kalmayıp müdahale etmeye çalışıyordu.
Binicemde binicem.
En sonunda dayanamayıp pilotlardan birine cepten ulaştık,kendisi  birazdan gelip yiğit'i alıcaz diye haber verdide biraz sakinleştik.Yiğit'se hala neden hemen gelmiyorlar ,benzinleri bitmemişmi,uçağın karnı acıkmamış diye her türlü yoruma açık sorularına devam ediyordu.
Türk yıldızlarının müthiş gösterisi karşısında kalbim birara durucak gibi oldu yada ben öyle sandım.Herkesin bu gösterileri görmesini ve o eşsiz nefes kesilen dakikaları yaşamasını isterim.
Türk yıldızları, gösterilerinde "Sekiz" süpersonik (ses üstü) uçak kullanan dünyanın ilk ve tek akrotimiymiş diyede not düşmek istiyorum.


Türk yıldızlarının nefes kesen ve son olarakta gökyüzünde kocaman bir kalp çizip ortadan kaybolma gösterilerinden sonra gösteri sırası bücürüğe gelmişti.Yiğit'in deyimiyle deniz olurda girilmezmi hiç.Önce donlar foraaa,arkasından kesmedi üst baştta çıkartıldı.Ördek misali dalıp çıktı,Hatta çıkmadıda biz zorla çıkardık.





Güzel bir pazar,keyifli bir hafta sonuydu.
Türk yıldızları sizi tekrar bekliyoruz.Arayı fazla uzatmayın.
Sayenizde bizde gökyüzüne ulaştık.


Küçükbey,36aylık

21 Nisan 2012

KÜÇÜK ADAM 4 OLDU

Sabah uyurken baktımda 3 seneönceki bücürükmü bu diye inanamadım.4 oluyoruz ha diye geçirdim içimden.
Artık o kocamaaann bir oğlan.Gerçi ben hala ona bebeğim desemde o asla bunu kabul etmiyor ve ben hiç bebek olmadım diye birde sitem ediyor.
İçimdeki duygu yoğunluğunu anlatmak mümkün değil.Gözyaşlarım yine her zamanki gibi sonbahar yağmuru şeklinde süzülüyor.
Beraber koskocaman 3 yılı devirdik.Gözlerindeki sevinci,yaşları,hüznü,mutluluğu gördüm.Yürümeye çabalarken düşüşlerini gördüm.Diş çıkartırken çektiğin acıyı,ateşlendiğinde yaşadığın sıkıntıyı,yemek için çabalarken yüzüne gözüne bulaştırmanı gördüm.
Çantamdan eskiden olduğu gibi makyaj malzemelerinin değilde bez,biberon,emzik çıktığını gördüm.
Şimdi ise kocaman bir oğlan olarak karşıma dikilip ben hiç bebek olmadımki diyorsun.
Hani derler ya anneler için çocukları hiçç büyümez diye.İşte sende benim için hiç büyümüyorsun.Hala ilk günkü gibi bebeğimsin ve sanırım hep öyle kalacaksın.
Senin için hep endişeleneceğim,senin için hep önünde arkanda gezineceğim,senin için hep dağları delecek kuvveti kendimde bulacağım.
Anne olmadan önce pekte gerçekçi gelmezdi annelerin anlatıkları.Bu kadar endişe bu kadar çabalama niyeki derdim hep.Büyüyor işte ne gerek var bu kadar itinaya derdim.
Derdimde kendim anne olunca hepsinden dahada bir beter hale geldim.Artık bende endişleneniyorum,kendime engel olamadığım koruma duygum hep öne çıkıyor.
Saçlarım eskisi gibi hergün fönlü değil,yüzüm gözüm boyadan görünmeyecek halde değil,tırnaklarımda bir gram bile oje yok, kıyafetlerim eskisi kadar afilli değil hatta kendime ayıracak vaktim bile yok desem yeridir.Ama artık bunların bile önemi yok.Sen geldin ya sen yanımdasın ya...
Bugün hem senin hem benim doğum günüm.Sen geldiğin gün hayatım 2. yaşına girdi.
Ömür boyu sağlıkla,mutlulukla yaşa.Hayat sana hep gülen yüzünü göstersin.
Hep bebeğim olarak kalacaksın.
Hani yanıma gelince hep diyorusn ya bana oğlum de,bitanem de,paşam de diye.
İşte diyorum paşam,oğlum,aşkım sen benim herşeyimsin.
Sen benim bitanemsim.





Beraber geçireceğimiz nice yıllara.....

Küçükbey,36 aylık

17 Nisan 2012

ÖZLÜYORUM

Gecenin sessizliği çökmüş odaya.Sadece kendi kendine çalıp söyleyen tv nin sesi geliyor kulağıma.O da ufaktan ufaktan mırıldanırcasına.
Uzandım yanına.Öptüm kokladım,bi daha öptüm kokladım.Sonra bi daha bi daha.Sonrada uzuuun uzuunn kokladım.Gözkapaklarım ağırlaşmaya başladı ama ben direndim.Bu gece sabaha kadar oğlumu seyretmek onun yanımda olduğunu bilmek istedim.Saçını okşadım,ellerinin defalarca öptüm.Ardından yine kokusunu içime çektim.
Saatin tik takları vurdukça içim eridi.Bir dakika daha bir saat daha geçti...
Pencereden sabahın ilk ışıkları odaya sızmaya başlayınca daha çok sarıldım ona.
Onu gönderirken arkasından  tek düşündüğüm o saçları ,o elleri tekrar ne zaman öpüp koklayabileceğimdi.
Sabah oldu,kapı kapandı ve biz üç kişi ayrı yollarda ilerledik.
Şimdi üçümüzde akşam olmasını,kapanan kapıyı yeniden açmayı ve yollarımızın birleşeceği saatin dolmasını bekliyoruz.


Küçükbey,36aylık

10 Nisan 2012

KARAKAÇAN SEVDASI

Güzel bir hava,güzel bir pazar sabahı,
Güzel bir oğlan ve onun karakaçan sevdası...
Keloğlanın olurda yiğit'in bir karakaçanı olmazmı hiç dedik ve karakaçan sevdasına düştük yollara.
Köye vardığımızda birden kendimi ipek hanımın çiftliğinde (http://www.ipekhanim.com)  hissettim.Onun yazılarını okudukça doğayla başbaşa olma isteği içimde nedense dahada bir artıyor.Aydın'a yolum düştüğünde mutlaka yanına uğruyacağım.
Yiğit zaten arabadan iner inmez deli danalar gibi ordan oraya kendini atmaya başladı.Derken ilk hamlemizi çamura bulanarak gerçekleştirdik.Bu sayedede yazın ilk çamur banyosunu yapmış olduk.Görüntüde görülmeye değerdi.
Kıyafetlerini çıkartırken boğuşmalı dakikalar geçirdik.Kendini çimenlere atmaya, koşup oynamaya o kadar hevesliydiki, halasının oğlunuda sürükleyerek uçurtma uçurabilmek için koşarak diğer çocukların yanına bir hamle daha yaptı.Hayatında hiç gerçek bir uçurtmayla karşılaşmamıştıki oda bu yüzden heves ediyordu.Rüzgar o kadar kuvvetliydi biran için yiğit'ide ipin ucundan çekip götürecek sandım.Oysa bücürük o kadar çok eğleniyorduki aynı heidinin peteri gibi ağzı bir karış açık gökyüzündeki rengarenk uçurtmalara bakmakla meşguldü.






Bir süre sonra sıkılan yiğit sanırım ekim dikim zamanının geldiğini düşünüp bahçeyi düzene sokmaya karar verdi.Aldı çapayı eline vurdu kendini topraklara.Bir ordan bir burdan derken kosssskocaman tarla ekilip dikilecek hale geldi.Karar verdik yaza doğru amelelik yaptırıcaz oğlana.Pek bi zevk aldı.


Herşey iyi hoş giderken yine düştü karakaçan aklımıza...Tohumlar toprağı görmeden bıraktık işi yarıda,
 düştük karakaçanla tanışmak için yine yollara.

 Yiğit,karakaçanı o kadar çok görmek istiyorduki arabada gelirken bile,
-Anne ben karakaçanla tanışabilirmiyim?diye sürekli beynimi yedi.Hatta yemekle kalmadı kendimi bile karakaçanla tanışmaya programladım.
Ararken tararken köyde bir karakaçan bulduk.


Bulduk bulmasınada yiğit önce tırstı karakaçandan.Ama erkekliğide çöpe atamadı.Sevdi sevmesinede binmek isteyince karakaçanı pekde beğenmedi.Nede olsa şeher çocuğu.Neymiş efendim karakaçan kirliymiş.
Halasına tembih etti bir güzel...
-Hala sen karakaçanı çamaşır makinesinde yıka ben bincem o zaman.Karakaçan çok pissss.Hem karakaçan benim dostum onu yıka,pis olmasın.
Karakaçanı yıkayıp yumuşatıcıya basmak şartıyla halamıza teslim edip ordan ayrıldık
Bücürük yolda çiçekleri görünce dayanamadı.



 Uçurtma,çamur banyosu,ekim dikim işleri,karakaçan derken akşamıda ettik.Yiğit'inde deymeyin keyfine.
Artık gitme vakti gelmişti,Şehrin pis kokusuyla buranın mis kokusu arasında o kadar fark vardıki yiğit bile farketmiş olmalıki gitmek istemedi.Pek bi hüzünlendi.
Karakaçanın hatrına geldik buralara.İyikide gelmişiz.Her ne kadar ben çok yorgun olduğum için önce yolculuk pek hoş bir fikir gibi gelmesede ,hepimiz o gün mutlu,mesut bir gün geçirdik.Bol bol mis gibide temiz hava aldık.Katranlaşmış ciğerlerimiz birden pamuk şeker gibi oluverdi.
Bir dahaki karakaçanla randevuya kadar görüşmek dileğiyle deyip ayrıldık köyümüzden.
Herkese bol oksijenli temiz bir hava ve doğa diliyorum.

                                                                                            Küçükbey,36 aylık